Maşallah, yazın kavurucu sıcağında üvey anne odaya yayılmış, tişörtü terden yapış yapış olmuş. Gözleri parıldıyor, içinde fırtınalar kopuyor belli ki. O sıcak yaz akşamında odaya giren her nefesle vücudu kabarıyor, göğüs uçları sertleşmiş, sırılsıklam olmuş amcığı nazikçe şişiyor. Yanına yaklaşıldıkça tüm bedenini kaplayan o erotik gerilim artıyor; dudaklarını ısırıyor, gözlerini kaçırmıyor kimseye ama isteği ortada.
Yavaş yavaş tişörtünü yukarı çekip göbeğini açığa çıkarıyor; bronzlaşmış teni parıldarken parmakları altına sakladığı sütyeni indirip iki dolgun memesini ortaya saçıyor. Parmaklar yumuşacık göğüs uçlarından aşağı kayıp amcığını uyandırırken dilini hafifçe sürtüyor dudaklarına, adeta “al beni” diye haykırıyor. Yanında duran adam hiç vakit kaybetmeden ellerini kadının kalçasına yaslayıp sıkıca tutuyor, sıcaklığı hissediyor.
O anın büyüsüyle kadın diz çökmüş yere, adamın yarağı dikleşmiş ve gözünün önünde uzanmış. Kadının dili hızla harekete geçiyor, yukarıdan aşağıya inatçı bir şekilde yarağı yalıyor ve emmeye başlıyor. Ağzını olabildiğince geniş açıp sert kafa ile oynayarak derinlere doğru alıyor canavar gibi. Amcığın dibine kadar sokuyor dilini; adamın nefesi kesiliyor bu sert inletmeden ve kalçalarını ritme ayarlayarak kadının saçlarını sıkıca tutup kafasını sabitliyor.
Kadın emmesini iyice artırırken arkasından gelen eller kıçını sıkarak sertçe bastırıyor yere; hızlıca ayağa kalkıp yatakta sertçe yatırılıyor kadın. Yarağın başı şuursuzca amcığa dalmadan önce kadın bacaklarını omuzlara kaldırıp yana açıyor kendini. Adam durmuyor, tekme gibi girişinde acı ve zevk bir arada patlıyor kadının içinde; diken diken oluyor teni, nefesi düzensizleşiyor.
Daha da hızlanıyor kökleme; vücudu sarsılan kadın vahşi bir şekilde inlemeye başlıyor, amcığını dibine kadar hissediyor her batışta. Sert dayamalarla hem bedenini hem ruhunu ele geçiriyor adam; kadının yüzünde karışık duygular—acıyla zevkin birleşimi—parlak gözlerdeki alevle okunuyor. Nihayetinde çıkan dayanılmaz bir boşalma ile içeride güçsüzce titreyerek yere yığılıyorlar. O an toprağa düşen yağmur damlası gibi vücutlarında dolaşan ateş sönmek bilmiyor hala…
