Madrid’in sokaklarında Kiki Cyrus’un folloş hali gözlerden kaçmıyordu. Üstsüz kalmış, sarkık göğüsleriyle yoldan geçenlerin aklını başından alıyordu. Gözlerinden kıvılcımlar saçarak çekiştiriyordu kendini, her hareketiyle yakaladığı adamın içine ateş düşürüyordu. Kendi çapında bir hayır işleri bahanesi vardı ama onlar için sadece kökleme bahanesiydi. O günün kurbanı olacak çılgın adama aldırmadan, suratına vuran güneşten bile sıcak bir enerji yayıyordu. Altındaki dar şortu hemen çıkardı, ince bacakları arasında kalan amcığını açığa vurdu, her an içine dalacak koca yaranın davetini yüksek sesle duyuruyordu.

Çevredeki pis bakışlar ve laf atmalar onu daha da azdırdı. Her kelimede biraz daha sertleşen arzusuyla adamı yakaladı, elini belinden sımsıkı tuttu, daldığı anda amının içini yakmaya başladı. Sert kökleyişler birbirini kovaladı; Kiki’nin altına aldığı darbelerle inlemeleri havayı delip geçti. Ayak parmaklarının ucunda durduğu o anlarda bedeninin her kıvrımı seksin ritmine tamamen teslim olmuştu. Yarası sarkmış amcığını neredeyse patlatacak kadar itiliyordu içine doğru.

Kiki hiçbir kaygı göstermeden köklemenin kör şiddetine boyun eğmişti; dudaklarını ısırıp daha sert dayamaları teşvik etti. Eline gelen fırsatı saksoya çevirdiğinde adamın boğazına kadar giden yarak buhar gibi ıslandı, emek emek içine çekilen saksonun çıngırak gibi sesleri ortalığı kapladı. Yaranın dibine kadar sardığı o ince dudaklar sanki apansız haraç keser gibi sıkıştırdı deli deli sikeni; kafasını sallayarak yaptığı hareketlerle adamı iyice çileden çıkardı.

Son darbeyi vururken Kiki’nin yüzündeki acı-tatlı karışımı ifade hızla yerini coşkulu inlemelere bıraktı. Amcığından boğaza kadar dolup taşan semen onun suratı boyunca akarken hiç utanma belirtisi göstermedi; aksine daha fazlasını istediğini bağırarak gösterdi. O an Madrid’in sokakları onların pislikleriyle kirlenirken, Kiki Cyrus bütün arzularını doyasıya yaşadığını kanıtlamıştı; korkusuzca ve sapıkça…

Comments are closed.