Akşamüstü, gün batımının bulanık tonlarında oturma odamızda yerleşmişken, yanımda oturan üvey kuzenimle bir film seyretmeye hazırlanıyorduk. Etraf sessizdi; tek duyulan, arka planda çalan hafif müzik ve dışarıdan gelen kuş sesleriydi. İkimiz de günün yorgunluğunu üzerimizden atmak ve biraz rahatlamak istiyorduk. Ancak bu sakin başlangıç, beklenmedik bir tutku yolculuğuna dönüşecekti. Zaman geçtikçe, filmdeki sahneler arasındaki geçişler kadar, aramızdaki enerji de değişmeye başladı. Göz göze geldiğimiz anlarda küçük gülümsemeler takas ettik; her bakışımız öncekinden daha anlamlıydı. Üvey kuzenim olan bu genç kadınla aramdaki ilişki sadece kan bağından ibaret değildi; ona karşı içimde bir çekim, belki de yasak bir arzu vardı. Oturma odasının loş ışığında, yan yana dizilmiş iki kanepeye kurulmuştuk. Ben filmin ilerleyen dakikalarına yoğunlaşmaya çalışırken, o ise bacak bacak üstüne attığında eteksinin biraz daha yukarılara kaydığını fark ettim. İçimdeki gerilim giderek arttı; nefes alışverişlerimiz bile duyulur olmuştu. Film boyunca elim yavaşça onun bacağına doğru süzüldü. Teninin sıcaklığını hissettiğim anda kalbimin hızlanmasını engelleyemedim. Bu ilk dokunuşumuz elektrik gibi bir etki yaratmıştı; sanki uzun zamandır bastırılmış duygular serbest kalmıştı. Kendimi daha fazla tutamayarak, ona doğru eğildim ve dudaklarımız neredeyse değiyordu ki, üvey kuzenim gözlerini kapattı ve aramızda süregelen bu çekişmenin son bulmasına izin verdi. İlk öpücük yumuşak ve tereddüt edercesine başladı ama ardından tutkuyla alevlendi. Her şey birdenbire çok hızlı gelişmeye başladı. Film artık ikinci planda kalmıştı; tüm dikkatimizi birbirimize vermiştik. Salonun derinliklerinde yer alan koltuğa doğru ilerlerken üvey kuzenimin elleri cesurca hareket ediyor, tenime dokundukça beni yeni dünyalara taşıyordu. Bu esnada her ikimiz de kontrolümüzü kaybetmiştik; zaman ve mekan anlamını yitirmişti. Onun teninde keşfedilmemiş bölgelere doğru yol alırken yaşadığımız haz doruk noktasına ulaştığında anal seks denen sınırsız deneyimi ilk defa tatmaktaydık. Bu yeni deneyimin getirdiği doyum ve yakınlaşma ile adeta kendimize yeni bir evren açmıştık. Sonunda ise her şey sakinleştiğinde, salondaki hafif aydınlatmanın altında gözlerimize inanamayan iki insan vardık. Az öncesine kadar yaşananların şiddetiyle dolup taşan bu odada şimdilerde huzurlu bir sessizlik hakimdi. Birbirimize sokulmuş şekilde otururken, üvey kuzenimin omzuna başımı yasladım ve o an içinde bulunduğumuz mutluluğu düşündüm. Anlar ilerledikçe gece boyunca yaşadıklarımız zihnimizin en köşesine kazındığı gibi kalplerimize de işlemişti; paylaştığımız bu macera hem bedensel hem de ruhsal olarak bizi bağlamıştı. Tutkulu kelebekler gibiydik – az önce tanık olduğumuz alevli dans sonrasında artık ne geleceği bilmediğimiz ama el ele verip o bilinmezliği keşfetmeye hazır olduğumuz uçsuz bucaksız bir serüvenin içindeydik.

Comments are closed.