Kenzie’nin tenine vuran kostümün sıkılığı, deli gibi ateşi ve sapıklığı daha ilk bakışta hissettiriyordu. Odayı dolduran karanlık havası içinde, ipeksi bacaklarını açıp yayıyor, kalçasını dikkatlice kaldırıyordu. Adamın eli orada, amcığın kıvrımlarında geziniyor, sonra o sert parmaklar aniden amına dalmanın hazırlığıyla oraya kayıyordu. Kenzie’nin nefesi kesilmişti ama ağzını sonuna kadar açıp adamın kalın yarak başını yutmaya koyulmuştu. Boğazından geçen her santimetreyi duyumsuyor, derinlerde titreyen bir arzuyla onu içine çekiyordu.

Adam bu fırsatı kaçırmayıp öyle bir dayak atıyordu ki kalçasına, şaplaklar odada yankılanıyor, koyu kırmızı çizgiler üzerinde parlıyordu. Her darbede Kenzie daha da çıldırıyor; “Azdır beni!” diye inliyordu gırtlak dolusu. Kimsenin göremediği bir yerde yapıyorlardı ama kızın kocaman assının delik gibi açık oluşu ortada duruyordu. Parmaklarıyla önce yavaş yavaş ovalayıp ıslatıyor, sonra sağlam sağlam köklüyordu içine; her hamlede Kenzie’nin vücudu sarsılıyordu.

Bir yandan boğazındaki folloştan vazgeçmiyor adam. Yarağını sıkıca tutup daha da sert sokuyor onun ağzına; kız gözlerini yumup burnundan soluk alırken sessizce ama derinden inliyordu. Derken o büyük kara el arkasını kavrayıp fena halde itin götüne; Kenzie dizleri üstünde yere kapanmıştı artık, amcığından çıkardığı nefesler çömelirken bile hırıltılıydı. Kovboy gibi sertlikteki o hareketlerle götünden girince bütün bedeninde sarsıntılar başladı, yalancı tatlı acıyla kıvranıyordu.

Sonra adam hızını katladı; şaplaklar ve inlemeler arasında Kenzie’nin kestiremediği dozda kökleme devam etti. Ağzındaki folloşun altında boğulurken aynı anda gittiği yerden çıkan seslerle odayı inletiyordu kızcağız. Sonunda kemikleri titreten bir boşalma patlamasıyla adam sapıkça götünü parçaladıktan sonra ağız içindeki yarakla birlikte yere düştü ikisi de. Kenzie terden sırılsıklam, dümdüz açılmış gözleriyle hala kendine gelemezken adamın elinin kalçasında gezindiğini hissediyordu hâlâ…

Comments are closed.