Dominikli iri kıyım, tombul ass’ıyla salona yayılmıştı. Flore’nin o dolgun poposu, sertlik bekler gibi kıpırdanıyordu; içten içe yanan bir ateş gibiydi. Adamın eli usulca beline kayınca, parmakları o yumuşak kumaşın altına sızdı, deriyle tenin buluştuğu yerdeki ısırganlık anında yükseldi. Flore, dişlerini sıkarak hafifçe inledi; derin nefesiyle adamın ağızına karışan nemli sesler yankılandı.
Her hareketi hakimiyetle doluydu; adam, etek ucundan çekerek onu yüzükoyun yatırdı. Göğüsleri yere bastığında titredi ama asla boyun eğmedi. Kalçasını yukarı kaldırırken sert yarak hatlarının altında ezilen amcığı kalbinin ritmi gibi hızlanıyordu. İlk hızlı kökleme vuruşunda Flore’nin bağırışı odada yankılandı—‘Daha sert!’ diye haykırdı kadın, paspas gibi ıslanmış amcığını sertlikten caydırmadan emerken.
Adam diliyle iştahla incelemişti o deli gömlek içine saklanmış mücevheri; masum görüntüsünün ardındaki vahşi arzuyu ortaya çıkarıp içeriye gömdü sertçe. Her dayamada Flore’nin kalçaları ritmik olarak çarpıyor, külah şeklindeki amcığı her defasında daha çok inliyordu. Saksoyu yanağının kenarına yapıştıra yapıştıra emerken azgınlığı doruğa ulaşmıştı.
“Dayamaya devam et!” dedi kükreyerek kadın, bütün benliğiyle teslim olurcasına amcığını içine çektiği her sert sikişte bedenini ileri geri salladı. O an için başka hiçbir şey yoktu; sadece acıya yakın haz ve korkusuzca verilen teslimiyet… Islak tıkırtılar arasında kaba kuvvetle dalgalar geliyor, ikisinin de nefesi kesiliyordu.
Sonunda en dikenli noktada kaslar gerildiğinde Flore tüm bedenini sımsıkı kenetleyip son iniltiyi kopardı; adamın sikisi, onun amcığını şiddetle doldurduğu anda boşalmayı bırakmadı. O devasa ass’a gömülmüş yarakla birlikte gelen patlama, ikisini de yerinden zıplatacak kadar güçlüydü—acıyla karışık yangın gibiydi bu gece…
