Vahşi bir gece başladı, siyah tenlerin kalın hatları çıplak ışık altında parlıyor, tombul kadınların her kıvrımı iğneleyici cazibeyle doluydu. Göğüsleri iri, amcıkları kabarık, yağlı tenleri nemli ve parlaktı. İlk başta yumuşak dokunuşlarla avuçlanan göbekler, sonra azgın ellerin hırsıyla kavranmaya başladı. Yumuşacık kalçalar şiddetle sıkılıp elle şekillendirildi, parmaklar yağlı amcıklara kaydı; dil ucuyla oynaşılan deliklere doğru sinir bozucu bir sabırsızlıkla ilerledi.

Bir an önce arka kapı açılmalıydı. Kocaman yaraklar sakso yapmaya mecburdu, tombul amcıklar ise dile gelen sikisin şehvetiyle ıslandı. Parlak ter damlaları yüzlerden süzülüyor, nefesler hızlanıyordu. Bir folloş gibi dışarı atılan diller, genişleyen anüs deliklerine sarkıtılıyor; oradaki ıslaklığı daha derin yerlere taşıyordu. Sikiş sertleştiğinde herkes yerinden fırlardı adeta; kalçalara vurulan dayamalar patlamaya hazır bomba gibiydi.

Geniş açılmış anal deliğe girilirken her defasında içeri dolan kocaman yaram takırdayarak vücut içinde yankılanıyor, zorlama hareketlerle kaslar gevşetiliyordu. Tombul kızların yüzü acıyla bükülse de bu acı kısa süreliydi; yerini iniltiler ve ahenkli inlemeler aldı. Sessiz kalan yoktu; neredeyse tüm oda yaramın anaya verdiği eziyetin sesleriyle dolmuştu. Kaçan nefesler arada takılıyor, derinlere götürülen köklerin inlemeleri konsantre olurdu.

Sonunda azgınlık zirveye ulaştığında hepsi birden boşaldı; yağan sıvılar hem çırılçıplak bedenlerde hem de yatakta bırakılan lekelerde birleşiyordu. Ağır göğüsler titrerken kalçalar ritim tutuyor, deli gibi giyotin gibi inleyen cesetlerdeki çatlaklar şehvetten çatlamaya hazırdı. Bu gece sadece kökleme değil; azgınlığın dibine vurma gecesiydi; tüm o tombul bedenlerin birbirine saplanıp çıkamadığı, sertçe inletildiği son noktaydı…

Comments are closed.