Anna, incecik bedeni ve küçücük göğüsleriyle daha 18 yaşının taptazeyken büyük bir belaya bulaşmıştı. Şehirde model işi ayarlayan koca gözlü bir serseri tarafından tuzağa düşürülmüştü. O günün sonunda, masumluğu yerle bir eden acımasız bir dayama bekliyordu onu. Küçük kızın yüzünde hem heyecan hem korku vardı; bile bile girişiyordu o bilinmezliğe.
Adam onu alıp karanlık bir odaya götürdü, sertçe üzerine çöktü. Anna’nın narin bedenini avuçlarına alıp istekle sıkıyordu. Yumuşacık amcığını dudaklarına çekip yavaş yavaş emzirmeye başladı; minicik göğsünü şapırdatarak sömürüyor, iyice canını yakıyordu. Sonra elleri gücüyle arka tarafına kaydı; küçük amamsısından daha önce hiç tatmadığı bir acıyı hissetmeye hazırdı artık.
Büyük gözlü adamın iri yarak gibi tek gözü parıldayan devasa sopası, minicik anasını deli gibi zorlamaya başladı. İlk başta ısrarlı ama nazik davranıyor gibiydi ama sonra dayanılmaz sertliğe dönüştü. Anna’nın çığlıkları havada yankılanırken adam köklemeyi iyice hızlandırdı; minik amcığını paramparça etmekten çekinmiyordu. Her kökleme dalgasında kızın bedeninin içine işleyen acı ve haz birbirine karıştı.
Yarağını her itişinde iyice derinlere gömen adam, o taze deliği çatlatmaya azmetmişti sanki. Kız kıvranıyor, ağlıyor ama durmuyordu; daha çok inlettikçe daha da coşuyordu sapık. En sonunda içindeki fırtına patladı; sıcak sıvısı küçük anasına dolarken çıplak bedenleri titriyordu birlikte. Adam son bir kez sertçe dayadıktan sonra bırakıp üstüne yığıldı; ilk anal sikmenin izleri kızın teninde kabararak kaldı.
O gece Anna’nın günah defteri kirlenmişti… Kocaman yarağının kudreti altında masumluğu paramparça olmuştu; hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı artık. Her inleyişiyle hapsolduğu o çılgınlık döngüsünden çıkamayan genç beden, acıyla haz arasında savrulmaya devam edecekti…
