Angela White’in ateşli bakışları altında, büyük göğüsleri ve formda vücuduyla o gece kulübünün en karanlık köşesine çekildi Quinton James. Topuklu ayakkabılarının sesiyle odanın havası daha da yoğunlaşıyordu; Angela, incecik beliyle masaya eğilip onu kışkırtmaya başladı. Sürtünmeler, nefes nefese bırakacak kadar yakındı. James’in gözleri kadının jilet gibi tıraşlanmış amcığına kitlenmişti; tutkulu bir kokuya karışan teri hissetmek bile yutkunmasını sağlıyordu.
Birdenbire, Angela masaya yaslandı ve arkasını döndü. James hemen çömeldi, dudaklarını o nemli, sıcak amcığın içine gömdü. Dilini derinlere vurdu, sakso yaparken topuzlarına kadar emdiği zamanlarda hissettikleri sanki başka dünyaya taşınıyor gibiydi. Kadın inledi, parmakları James’in saçlarında hırçınca geziyordu; bu oyun ikisinin de kontrolünü zorluyordu. Ardından kadın ayağa kalktı, James’i kolundan çekerek kendi bacaklarının arasına aldı. Boğazına kadar indikçe yavaşça ilerleyen yarak sıkıca kasılmıştı.
“Daha sert,” diye fısıldadı Angela, “Beni inlet.” James gücüyle yönünü kaybetmedi; kadının yumruğunu sıktığı amcığını kavradı ve her inip çıkışta daha fazla hükmetmeye başladı. Kadın bacaklarını onun beline doladı, topuklu ayakkabılarından aldığı destekle ritmi hızlandırdı. Masanın kenarına dayandılar, standing fuck pozisyonunda her hareket birbirlerinin ruhunu parçalıyordu. Göğüsleri titriyordu, yüzünde kasvetli bir çığlık vardı ki bu sadece zevk değil aynı zamanda bir meydan okumaydı.
Sonra Quinton kadının boynundaki tasmasına sertçe tutundu ve derin bir kökleme ile içine akmaya başladı; sesler birbirine karışırken ağız dolusu spermi yuttu Angela utanmadan ve gururla. Son damlayla birlikte bedenler gevşedi ama gözlerdeki alev hâlâ sönmemişti. O gece sadece bir ders değil, vahşi bir teslimiyet yaşanmıştı; Angela White hem öğretmen hem de acımasız bir kraliçeydi.
