Küçük Asyalı kız, o minicik bedeniyle siyah devin karşısında çaresizce duruyor. Jax Slayher’ın iri, kalın yaraklığı karşısında nefesi kesiliyor; öyle büyük, öyle hırçın ki amcığını tamamen sarmadan bırakmıyor. Clara Trinity’nin minyon vücudu, ince beli ve küçücük göğüsleriyle bu devasa kara köklemeye boyun eğmiş. Başta hafif tedirgin, ama içine dolan sertlik arttıkça gözlerindeki korku yerini acımasız bir istekle karışık arzuyla değişiyor.

Jax, ilk hamlede sertçe dayamasını yapıyor; doyumsuzca sokuyor kalın yaraklığını o sıkı, dar amcığa. Clara’nın ufak elleri yerlere tutunurken arada küçük inlemelerle adamın koca kökünü daha derine çekmesini istiyor. Boynunu geriye atıp boğazını açarak yutkundukça, o kara zenci kök beyaz tenin içinde neredeyse patlayacakmış gibi büyüyor. Derin nefes alışverişleri ve boğuk hırıltılar arasında klitorisini parmaklarıyla kaşırken amcığına aldığı her santimle sanki kendi küçük bedeninde bir fırtına kopuyor.

O büyük yaraklık Clara’nın sırtına dayanıyor, kalçasını havaya kaldırarak içine daha hızlı girmeye başlıyor. Kızın cılız bedeni adamın vahşi hareketlerine direnemiyor; sertçe ittirirken içten içe yaratılan baskıyla çırpınıyor ama ayakta durmaya devam ediyor. Her sikme daracık amcığının sınırlarını zorlarken oğlan “Daha hızlı! Daha derin!” diye bağırıyor; sesi odada yankılanıyor.

İki beden arasındaki fark uçurum olsa da bu sapık kökleme sahnesinde uyum tam; Clara’nın iniltisi giderek artıyor, içindeki sikenin her darbede kasılması ve gevşemesiyle doruğa yaklaşıyor. Sonunda Jax kendini tamamen boşaltırken 14 inçlik kara yaraklığından gelen sıcak sıvı kızın içinde patlıyor; şehveti bambaşka bir seviyeye taşınıyor. Genç Asyalı kız titreyerek çökerken ağız kenarından akan salyalarla birlikte ardında yalnızca delice yaşanan o anın izleri kalıyor. O günkü sertlik ve dayanılmaz kökleme belleklere kazınıyor; bambaşka dünyaların kapısı aralanıyor orada…

Comments are closed.